AĞLAYAN FARE

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, Develer tellal pireler berber iken, ben anamın beşiğinde tıngır mıngır sallanır iken, uzaklarda bir yerlerde büyülü bir orman varmış. Bu ormanda ağaçlar, bitkiler, çiçekler, böcekler, hatta hayvanlar bile büyülü imiş. Ormanda her derde deva şifalı bitkiler, otlar, ağaçlar bulunurmuş. Hepsi kendi aralarında mutlu mesut yaşarlarmış. Kimse kimseye karışmaz, hepsi birbiriyle iyi geçinirmiş.

Günlerden bir gün, öğleden sonra vakitlerinde, ormanın kenarından bir ağlama sesi gelmiş. Bizim birde ormanımızda çok meraklı bir baykuşumuz varmış. Bu baykuş her şeyi öğrenmek ister, her şeyi duymak, her şeyi görmek istermiş. İşte bu ağlama sesini duyan bizim baykuş durur mu ? Hemen sesin geldiği yöne doğru uçmuş. Amanın! Bir de ne görsün ? Bir fare büyülü ormanın az ilerisinde bir köşede içini çeke çeke ağlıyormuş. Baykuş dayanamamış gitmiş sormuş. Fare başlatmış anlatmaya, hem anlatıyor hem de ağlıyormuş.

-‘Benim canımdan çok sevdiğim bir küçük oğlum var. Biz her gün birlikte gezer, yiyecek bir şeyler bulup evimize döneriz. Bazen bulamadığımızda köylülerin bahçelerine gider, orada ararız. Yine bugün köylülere gittik. Ben başka bahçeye oğlum ise başka bir bahçeye gitti. Herkes yiyeceğini bulduktan sonra büyük ağacın orada bekleyecekti. Ben gittim fakat oğlum gelmedi. Merak ettim oğlumun gittiği bahçeye gittim. Bir de ne göreyim! Oğlum yerde yatıyor. Yediği şey zehirliymiş. Nefes alıyor, ama yerinden kalkmıyor. Ne olur yardım et baykuş kardeş. Oğlumun derdine bir deva bul.’ demiş ve yine ağlamaya başlamış.

Büyülü ormanda da Kraliçe Baykuş varmış. Bu kraliçe baykuşun tedavi etmediği hayvan, bitki, ağaç, böcek kalmazmış. Bizim baykuşun aklına kraliçe baykuş gelmiş.

-‘ Büyülü ormanda Kraliçe Baykuş yaşar. O her şeyi iyileştirir. Gel seni onun yanına götüreyim.’’ Demiş baykuş. Fareyi yanına almış ve kraliçe baykuşa gitmişler. Fare derdini ağlaya ağlaya bir bir anlatmış. Farenin çok ağladığını gören Kraliçe Baykuş çok üzülmüş.

-‘Üzülme fare hanım. Senin derdinin devası bendedir. Bana bir ağacın yaprağı lazım. Ama öyle bir ağaç bul ki, üzerinde ne çiçek ne böcek, hiçbir canlı ölmemiş olsun. O ağcı bulup ondan yaprak getirdiğinde oğlun iyileşecek. ‘’ demiş.

Bunu duyan anne fare hemen büyülü ormandaki ağaçlara koşmuş. İlk gördüğü ağaca sormuş.

-‘ Ey ulu ağaç. Üzerinde bir canlı ölmüş müdür? ‘’

Ağaç:

-‘Bir böcek ölmüştür.’’

Bir başka ağaca sormuş.

-‘Bir kuş ölmüştür.’’

Fare böyle böyle bir sürü ağaca sormuş. Hepsinin üstünde bir şeyler ölmüş. Fare tam umudunu kaybedecekken, karşısına parıl parıl parlayan pembe bir ağaç çıkmış. Ağaç o kadar güzelmiş ki, fare gözlerine inanamamış. Hemen gidip ağaca sormuş.

-‘Ağaç kardeş! Üzerinde hiçbir şey ölmüş müdür? ‘’

Ağaç gülerek cevap vermiş.

-‘Ben büyülü ormanın ağacıyım. Ama benim özelliğim farklı, her ne kadar güzel gözüksem de kimse bana dokunamaz. O yüzden Hayır, üzerimde hiçbir şey ölmemiştir.’’

Bunu duyan fare olanları anlatmış. Ağaç da memnuniyetle bir yaprağını koparıp fareye vermiş. Fare hemen kraliçe baykuşun yanına gitmiş. Kraliçe baykuş hemen bir ilaç hazırlamış anne fareye vermiş. Fare çok teşekkür edip yoluna koyulmuş. Hemen bahçeye varıp oğluna ilacı içirmiş. Oğlu hemencecik iyileşivermiş. O günden sonra da anne oğul nereye giderlerse hep beraber gitmişler. Annesi oğlunun yanından hiç ayrılmamış. Bizim meraklı baykuş da hep onlarla gezmiş. Bir daha hiç ayrılmamış.

2 Yorumlar

  1. Eylül Havin
    Masal çok güzeldi 😃😃
    05/08/2017 at 02:39
  2. Defne
    Çok heyecanlı bir masaldı, bayıldım 🐀🦉
    26/09/2017 at 22:22

Yorum Bırakınız