Dipsiz Kuyu Masalı

Dipsiz Kuyu Masalı

Bir varmış, bir yokmuş… Uzak mı uzak diyarların birinde yaşayan yaşlı bir padişah varmış. Oldukça yaşlı olan bu padişahın iki tane de oğlu varmış. Fakat iki oğlu da birbiri ile hiç anlaşamazmış. Babasının ölüm döşeğinde olması iki oğlanı da birbirine rakip hale getirmiş. İki oğlan birbiri ile didinmekten babasının hastalığına bir çare bulamaz olmuş. Yaşlı padişah bu duruma daha fazla dayanamamış ve günlerden bir gün iki oğlunu da yayına çağırmış:

Padişah:’ Ey oğullar! Birbirinizi yerken benim derdimi tasamı unuttunuz! Ben hasta döşeğinde yatarken siz birbirinizle dalaştınız! Şimdi açın gözünüzü de kendinize gelin! Gidin, arayın, bulun; bana çare getirin!’

Babalarının bu isyanı çocukları kendilerine getirmiş. İki çocuk da atlarına binmiş ve ülke ülke, diyar diyar derman aramaya başlamış.

İki oğlan kardeş az gitmiş, uz gitmiş dere tepe düz gitmiş. En sonunda yorulmuş ve bir kuyunun önünde durmuşlar. Amaçları bir şeyler yemek ve güç toplamakmış. İki oğlan kardeş yemişler, içmişler; karınlarını doyurmuşlar. Fakat büyük kardeşin aklında başka şeyler varmış. Büyük kardeş küçük kardeşini kuyunun kenarına doğru çekmiş ve kardeşini ittiği gibi kuyuya atmış.

kuyu-masali

Küçük kardeşin düştüğü kuyu dipsiz bir kuyuymuş. İçine düşen bir daha kurtulamıyormuş. Küçük çocuk kuyunun dibinde kara karar düşünmeye başlamış. ‘Ben ne yapacağım, buradan nasıl kurtulacağım?’

Küçük çocuk bu şekilde düşünürken aksakallı bir ihtiyar kuyunun diğer tarafında belirmiş. Küçük çocuğu kuyunun kenarında görünce şaşırmış, kalmış:

Aksakallı: ‘Ey küçük, senin ne işin var burada? Sen nasıl düştün buraya?’

Küçük çocuk aksakallı dedeye başından geçen her şeyi anlatmış. Aksakallı dede bunun üzerine küçük çocuğa yardım etmek istemiş:

Aksakallı: ‘Seni buradan kurtaracağım küçük çocuk. Al bak sana aksakalımdan iki tel kopardım. Bunları birbirine sürttüğünde iki tane at gelecek karşına. Biri beyaz biri siyah renkte olacak. Aman sen beyaz olana bin, siyah olan yerin daha da altına gider.’

Küçük oğlan ak sakallı dedenin bu lafları karşısında çok ama çok sevinmiş. Sonunda buradan kurtulacağım diye geçirmiş içinden. Hemen iki teli birbirine sürtmüş ve karşısına kocaman iki tane at gelmiş. Ak sakallı dedenin dediği gibi biri beyaz biri de siyahmış. Fakat oğlan sevincinden yanlışlıkla siyah ata binmesin mi?

Yerin üstün çıkacağına yerin daha da dibine gitmiş. Yer altı ülkesinde kendi kendisine üzülürken, evlerden birinin kapısını çalmış. Karşısına çıkan nineden yardım istemiş, yemek istemiş. Nine oğlana yemek vermiş, onun karnını doyurmuş. Fakat oğlan su istediğinde işler değişmiş:

Nine: ‘Suyumuz yok oğlum. Kocatepe’de bir dev var, bizim suyumuzu bırakmıyor. Haftada sadece bir gün genç bir kız deve tepsi ile yemek götürüyor ve dev yemeğini yiyene kadar suyu serbest bırakıyor. Biz de kap-kacak ne varsa dolduruyoruz ama yetmiyor tabi.’

Oğlan, ninenin anlattıklarına çok şaşırmış. Fakat devin karşısına çıkacak gücü kendinde buluyormuş. Ertesi gün deve yemek götürecek kız ile birlikte devin yaşadığı yere kadar gitmişler. Kız devin yanına gidip yemeği deve verdiğinde oğlan saklandığı yerden çıkmış ve devi bir hamlede öldürmüş. Genç kız oğlanın devi öldürdüğüne inanamıyormuş. Sevincinden koşa koşa kasabaya gitmiş ve müjdeli haberi babasına vermiş. Bu kız aslında ülkenin padişahının kızı imiş. Padişah hem kızını hem de ülkesinin hayatını kurtaran bu genci her yerde aratmış ve sonunda bulmuş.

Padişah oğlanı yanına çağırtmış ve kızı ile evlenmesini istemiş. Oğlanın ise padişahtan tek bir şartı varmış:

Oğlan: ‘Beni yeryüzüne gönderir iseniz, kızınız ile evlenirim’ demiş.

Padişah, oğlanın teklifini kabul etmiş. Kızına ve cesur oğlana dillere destan bir düğün yapmış ve onları yeryüzüne uğurlamış.

Cesur oğlan yeryüzüne döndüğünde babasının hala ölüm döşeğinde olduğunu görmüş. Fakat babası küçük oğlanın ölüm haberini aldıktan sonra onu karşısında görünce o kadar mutlu olmuş ki, hemen iyileşivermiş. Küçük oğlanı kuyuya atan abisi ise korkusundan uzak diyarlara kaçmış, gitmiş.

Padişah iyileşse bile tahtını da tacını da küçük oğluna vermiş. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine…} else {

Yorum Bırakınız