Etiket: sihir

Mutluluk Sihiri Hikayesi Oku
Mutluluk Sihiri Hikayesi Oku

Bir varmış bir yokmuş… Uzak mı uzak diyarların birinde acımasız bir kral yaşarmış. Bu kralın güzeller güzeli bir kızı varmış. Kral kızını çok severmiş. Onu gözünden bile sakınırmış. Sarayın dışına çıkamayan genç kızın bütün günü sarayın içinde dadıları ile geçermiş. Hiç arkadaşı olmayan bu güzel prensesin güzelliği herkesin dilindeymiş. Fakat halktan hiç kimse prensesi göremiyormuş. Kral kesin yasak koyarak kızının yanına saray görevlilerinden başka kimseyi yaklaştırmıyormuş.

Günlerden bir gün prensesin canı çok sıkılmış. Ne yaptıysa can sıkıntısı bir türlü geçmiyormuş. Biraz bahçeye çıkıp gezinmek istemiş. Dadılarının uyumasını fırsat bilerek gizli bir tünelden tek başına bahçeye inmeyi başarmış. Prenses kocaman bahçede tek başına dolaşabilmenin özgürlüğünü yaşıyormuş. Çiçeklerin içinden yürüyerek bir o çiçeği kokluyormuş, bir diğer çiçeği. Mutluluğuna diyecek yokmuş. Güzel havanın da verdiği keyifle içinden bir şarkı mırıldanmaya başlamış. Hem şarkı söylüyormuş hem de çiçek topluyormuş. Tam o sırada daha önce fark etmediği bir yol prensesin dikkatini çekmiş. Yola doğru yürümeye başlamış. Topraktan olan bu yol etrafındaki taştan duvarlar yüzünden insanı biraz ürkütüyormuş. ‘Burası nereye gidiyor acaba?’ diye düşünen prenses yavaş yavaş sarayın bahçesinden uzaklaşmaya başlamış. Yolu takip etme merakı bir süre sonra korkuya dönüşmeye başlamış. Hiç bilmediği bir yolda tek başına kalakalmış.

-‘Kimse yok mu?’ diye bağırmış prenses. Yol onu gizli bir mağaranın önüne çıkarmış. Prenses korksa da bu mağarada birilerinin yaşayıp yaşamadığını merak etmiş. ‘Eğer birileri yaşıyorsa onlarla arkadaş olabilirim belki’ diye düşünmüş.

Yavaşça mağaranın içine girmiş ve karanlığa gözlerinin alışmasını beklemiş. O sırada tekrar bağırmış:

-‘Merhaba, kimse yok mu?’

Prenses tam ümidi kesip geri dönecekken mağaranın içinden bir ses duymuş. Önce biraz ürpermiş. Sonrasında sesin geldiği yöne doğru dönmüş:

-‘Kim var orada?’

Bir süre bekledikten sonra mağaranın içinden çıkan bir cüce görmüş. Korkarak kaçmaya çalışan prensesin arkasından seslenmiş cüce:

-‘Güzel prenses, korkma! Bizden sana zarar gelmez.’

Prenses olduğu yerde durmuş. Cüceye doğru bakmış tekrar. Başına şapka takan bu cüce oldukça sevimli gözüküyormuş.

-‘Biz derken senden daha var mı bu mağarada?’

Cüce prensesin bu sorusuna gülerek yanıt vermiş:

-‘Biz toplam on tane cüceyiz güzel prenses. Babanızın zulmünden kaçıp bu mağaraya sığındık. Siz bizi bilmezsiniz ama biz sizi uzaktan da olsa görmüştük.’

-‘Nasıl yani? Siz buraya babam yüzünden mi kaçtınız?’

-‘Evet prenses. Babanız çok acımasız bir kraldır. Ülkedeki herkes ondan çok korkar. Bir gün biz sarayın bahçesinde kralımıza gösteri yaparken aramızdan biri sizi pencereden görmüş. Güzelliğiniz karşısında büyülenmiş adeta. Babanız size baktığımızı görünce bizi ölümle cezalandırdı güzel prenses. Biz de elinden kurtulmak için kaçıp bu mağaraya sığındık.’

Kendisi yüzünden bu şirin cücenin ve onun arkadaşlarının bu mağarada yaşamaya mahkûm olması prensesi çok üzmüş. O sırada cücenin diğer arkadaşları da ortaya çıkmış birer birer.

-‘Arkadaşlarım bu güzel prensesi hatırlamışsınızdır.’

Tüm cüceler birbirinden tatlı, şirin mi şirinlermiş. Prensesin hepsine kanı ayrı bir ısınmış.

-‘Memnun olduk güzel prenses.’

-‘Haydi, arkadaşlar prensese hoş geldin şarkısı söyleyelim.’

Cüceler hemen sıraya girerek hem şarkı söylemeye hem de dans etmeye başlamışlar. Prenses bir yandan cücelerin nasıl bu kadar yetenekli olduklarını düşünürken bir yandan da onlarla birlikte dans ediyormuş. O kadar çok eğleniyormuş ki zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varmamış.

Kral ise kızının ortadan kaybolduğunu öğrenmiş ve çok kızmış. Her yere haber göndermiş. Askerleri her yeri didik didik etmiş. Ve sonunda birkaç asker mağarayı bulmuş ve yorgunluktan uyuyakalan prensesi ve etrafındaki cüceleri toplayıp saraya götürmüş.

Prenses uyandığında sarayda olduğunu görmüş ve aklına hemen cüce arkadaşları gelmiş. Koşa koşa odasından çıkmış ve babasının yanına varmış.

-‘Babacığım cüce arkadaşlarım nerede’ diye sormuş prenses telaşla.

-‘Onlar senin arkadaşın falan olamaz. Hepsini öldürteceğim. Seni kaçırmak ne demekmiş görsünler’ diye cevap vermiş kral.

-‘Fakat onlar beni kaçırmadılar babacığım. Ben onların yanına gittim. Ve onları benim yüzümden o mağaraya mahkûm etmene de çok kızdım.’

Kral prensesin bu sözleri üzerine şaşırmış.

-‘Kim anlattı sana bunları?’ diye gürlemiş.

-‘Cüce arkadaşlarım bana her leyi anlattı baba. Ben onları çok sevdim. Onların yanında ilk defa bu kadar mutlu oldum. Onlar benim arkadaşlarım oldu. Şimdi senden tek bir isteğim var: Lütfen onlar da sarayda kalsın.’

Kral kızının bu isteği üzerine bir müddet düşünmüş.

-‘Sen onları çok mu sevdin bakayım’ diye sormuş prensese.

-‘Evet, babacığım onları çok sevdim ve onlarla birlikteyken çok eğlendim. Benim hiç arkadaşım yok ve sarayda canım çok sıkılıyor. Lütfen artık arkadaşlarım olmasına ve biraz dışarı çıkmama izin ver babacığım.’

Kral kızının bu sözleri üzerine daha fazla dayanamamış ve cüceleri odasına çağırtmış.

-‘Bundan sonra hepiniz sarayda yaşayacaksınız. Siz kızımı çok mutlu etmişsiniz, dolayısıyla beni de mutlu ettiniz. Bundan sonra eviniz burasıdır.’

Prenses koşarak babasına sarılmış. Cüceler de sevinçten zıplayarak birbirlerine sarılmışlar.

O günden sonra prenses ve cüceler sarayda mutlu mesut bir hayat sürdürmüşler. Cüceler tüm sarayın eğlencesi olmuş. Kral bile onlar sayesinde sürekli gülen bir adam haline gelmiş.

Şunu hiçbir zaman unutmayalım arkadaşlar: Mutluluk bir sihirdir ve etkisi tüm etrafa yayılır. Eğer siz mutlu olursanız etrafınızdaki herkes mutlu olur.

gülen smiley