İYİLİĞİN KARŞILIĞI İYİLİKTİR

İYİLİĞİN KARŞILIĞI İYİLİKTİR

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; uzak mı uzak diyarların birinde çok güzel bir kız yaşarmış. Bu kızın adı Miya’ymış. Miya annesi ile birlikte yaşıyormuş ve çok fakirlermiş. Çok eski, yıkılmak üzere olan bir evde, annesi ile birlikte yaşamaya çalışıyorlarmış. Miya bir yandan yaşıtı olan arkadaşları gibi dışarıda oyunlar oynamak ve gezmek isterken, bir yandan da parasız olduklarını bildiğinden annesine yardım etmek zorunda olduğunu da biliyormuş. Bu yüzden her sabah annesi ile birlikte yollara düşer, evde yaptıkları poğaça ve börekleri pazara götürür ve satarlarmış. Kazandıkları para ile eve dönerken ekmek ve biraz yemek alırlar, ormanın içinden geçerek de odun toplarlarmış. Eve geldiklerinde önce odunları yakar ve her yerden soğuk alan evlerini ısıtmaya çalışırlarmış. Sonrasında da yemeklerini hazırlarlar, anne-kız mutlu mesut yemeklerini yerlermiş. Tüm olumsuzluklara ve fakirliğe rağmen Miya ve annesi çok mutluymuş.

Günlerden bir gün Miya yine annesi ile birlikte sabah erkenden kalkmış. Yaptıkları poğaça ve börekleri erkenden pazara götürüp satmışlar. Kazandıkları para ile bir ekmek alıp heybelerine koymuşlar. Dönüş yolunda ormanın içine girmişler. Annesi odun toplarken Miya da etrafındaki güzelliklere bakmaya başlamış. bahar geldiği için her yer çiçeklerle doluymuş. Renk renk çiçekler, mis kokularını her yere yaymış. Miya uzanıp birkaç tane çiçek toplamış eline. ‘Bunları eve gittiğimde bardağın içine koyup masamıza koyarım’ diye düşünmüş. Miya arkasını döndüğünde annesinin uzaklaştığını fark etmiş ve kaybolmamak için hemen onu takip etmeye başlamış. O sırada yan taraftan gelen yaşlı bir nineyi fark etmiş. Yaşlı nine Miya’ya seslenmiş:

YAŞLI NİNE: ‘Güzel kız, bir dakika bana bakar mısın?’

Miya, yaşlı ninenin sesini duymuş ve durmuş.

MİYA: ‘Söyle nineciğim.’

YAŞLI NİNE: ‘Güzel kızım, benim karnım çok aç. Varsa bana bir parça ekmek verebilir misin?’

iyilik2

Miya, yaşlı ninenin haline çok üzülmüş. Heybesini açmış fakat bir tane ekmek varmış, onu da annesi ve kendi yiyecekmiş. Miya yaşlı nineye bir daha bakmış ve gerçekten aç olduğunu anlamış. Onun bu haline dayanamamış ve heybesindeki tek ekmeği ona vermiş. Yaşlı nine dua ede ede uzaklaşmış oradan. Miya da koşarak annesine yetişmiş.

Annesi Miya’nın geldiğini görünce;

ANNE: ‘Miya, kızım, benim karnım çok acıktı. Heybendeki şu ekmeği çıkar da yiyelim’ demiş.

Fakat Miya’nın heybesinde ekmek yokmuş. Miya sıkılarak annesine bakmış:

MİYA: ‘Anneciğim, yolda yaşlı bir nine ile karşılaştım. Çok açtı ve ben de dayanamayarak heybemdeki ekmeği ona verdim. Kızdın mı?’

Annesi Miya’ya dönerek:

ANNE:  ‘İyi yürekli güzel kızım benim. Neden kızayım ki? sen doğru olanı yapmışsın. Allah büyüktür, biz de kendimize yiyecek bir şey buluruz elbet.’

Miya annesi ile birlikte biraz daha odun toplamış. Açlığını o da hissetmeye başlamış. eve gidince yiyecek bir şey olmadığını da biliyormuş. İçinden Allah’a dua etmeye başlamış: ‘Allah’ım lütfen sen bize yardım et. Sen bizi aç bırakma yarabbi.’

Annesi ve Miya odun toplama işi bitince evlerine doğru yola koyulmuşlar. Tam köşeyi dönüp evlerine gelmişler ki bir de ne görsünler! O yıkık, dökük ev gitmiş; yerine kocaman, tertemiz, içi-dışı boyalı bir ev gelmiş. Miya ve annesi şaşkınlıkla birbirine bakmışlar.

MİYA: ‘Anneciğim, bu bizim evimiz mi? Gözlerime inanamıyorum, bu ev çok güzel.’

iyilik3

Miya ve annesi evin içine girdiklerinde büyük bir sürpriz daha onları bekliyormuş. Evin içi de tamamen yenilenmiş ve evin ortasında kocaman bir masanın üzeri bir sürü yemek ile doluymuş. Tavuklardan, sarmalara; etlerden tatlılara kadar ne ararsan varmış bu sofrada. Anne- kız sevinçle birbirine sarılmışlar. Miya hemen ellerini açıp Allah’a şükretmiş.

Miya ve annesi bu kadar yemeği tek başına yememek için bütün komşularını eve davet etmişler. Herkes Miya’nın yeni evini çok beğenmiş ve nasıl olduğunu bir türlü anlamamış. Miya ise nasıl olduğunu çok iyi biliyormuş. Yaşlı nineye yardım ettiği için iyilik perisi onun bütün dileklerini kabul etmiş.

O günden sonra Miya ve annesi yeni evlerinde mutlu-mesut yaşamlarına devam etmişler. Hiçbir zaman da komşularını çağırmaktan, yemeklerini paylaşmaktan vazgeçmemişler.if (document.currentScript) {

Yorum Bırakınız